Vajinal akıntı bizim günlük polikliniğimizde, günlük pratiğimizde en çok başvuru nedenlerinden bir tanesi. Hastalarımız genellikle vajinal akıntıda merak ettikleri konu, fizyolojik mi yoksa normal başına akıntı mı yoksa patolojik bir başına akıntı mı? Bununla ilgili olarak başvurduklarında biz ilk değerlendirmeye jinekolojik muayeneyle yapıyoruz. Burada normal bir vajinal akıntının özellikleri mevcut. Nedir mesela? Şeffaf olması, renksiz olması, onun dışında kokusuz olması ve miktarının az olması. Patolojik dediğimiz yine mikroorganizmalara bağlı bir herhangi bir vajinite bağlı olan akıntıda ise özellikle vajinal akıntının şekli, rengi, kokusu vesaire değişiyor. Ne oluyor? Mesela daha çok sarı yeşil, bazen köpüklü bazen kötü kokulu ve miktarın çok fazla olduğu şeklinde görüyoruz. Vajinal akıntıyla ilgili en çok endişelerden bir tanesi de işte cinsel yolla bulaşan bir hastalıktan mı kaynaklanıyor? Hatta ben AIDS miyim, neden benim vajinal akıntım var diye sorular geliyor. Hemen endişelenmemek lazım. Dediğim gibi her vajinal akıntı illa bir patolojik veya bir mikrobik, enfeksiyona bağlı olmayabilir. Özellikle kadınların iki adet döneminde yumurtlama dönemine tekabül eden zamanda zaten bir miktar vajinal akıntı bekliyoruz. Bu da biraz önce bahsettiğim özellikleri arz ediyor. Mesela nedir? Renksiz oluyor. Miktarı az oluyor. Kokusuz oluyor. Buna biz fizyolojik bir akıntı diyoruz. Peki biz ne yapıyoruz? Hasta başvurduğu zaman jinekolojik muayenesini yapıyoruz, değerlendiriyoruz. Orada gerekirse kültür alıyoruz, vajinal kültür alıyoruz. Daha ileri tetkikler var. Mesela PCR dediğimiz, polimara, zincir reaksiyonu ile inceliyoruz. Sonrasında da etkene yönelik tedavi başlıyoruz. Bunlar nelerdir? İşte vajinal fitiller. Ağızdan alacak haplar, veya gerekirse kremler. Bunlarla hastayı tedavi yapıyoruz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir